Yokluk 2. Bayilerde...




Caner Ocak, Kaan Koç ve Levent Sayım'ın hazırladığı, ilk sayısı kısa sürede tükenen Yokluk Şiir Edebiyat Fanzini'nin 2. sayısı,
Taksim; Mephisto ve Orhan Veli Şiir Evi
Kadıköy; Mefisto, Yazı Kafe ve Khalkedon Kitapevi'nde...
Bu sayıda Uluer Oksal Tiryaki ve Frough Farouhzad'ın bir şiiri Behruz Dijurian çevirisiyle bizlerle...



İlk konuşkanları mıyız dilin? Belki hep belki hiç olamadık, iki sözün bir araya gelip canlıyı yarattığı o imkansız noktada. Ama bir gün bir yerde ıslanmak, koşulmak, durulmak gibi bir gün bir yerde olmamak da güzel. Çocukların denize karşıt durduğu bir köyde, hiç kaymayan yıldıza bakmak, yaşasın tepemizde ne varsa çığlığıyla kendini yok edebilmek de, güzel herhalde.

Güzel ki hepimiz burada, bu ipin üstünde yürüyoruz gözümüzde bağlarla...

Şiir'in durduğu yer tartışılır mı? Tartışılır ama yalnız şiirle. Şiirin işine girmeye çalışan düzyazı kendi benliğini de kaybeder, şiir okunduğu gibi yazılmak yazıldığı gibi çok başka hallerde okunmak ister.

En güzel dost ilişkilerinin, tarikatvari cılız kalabalıkların, kayırmaların her alanda çokça yaşandığı devrimizde şiir de nasibini alıyor gibi sanki... Oysa herkes, herkes bunu bilir ki; arkadan itmelerle, kıyaklarla yürümez bir şiir. Şiiri güç, para, çevre satın alamaz. Aksine, şiir yokluktan doğar, güçsüzlükle beslenir, çevresizlikle bulur yalnızlığının kıvamını.

Birilerinin sırt dönmesiyle birilerine, mert vakur sade kavgalarla ve ay sonunda tükenmeye başlayan parayla genişletir çevresini.

Şiir yokluktur dersek yalan da olmaz ya hani ama diyelim ki şimdilik; Yokluk şiirdir.

Açıklanacak tek bir şey var gördüğünüz bu 'şey'le ilgili; her ay burada! İçerlerde bir yerde boş bir sayfanın olgunluğunu bıraktık size, uzatılmış bir el size, koşan bir yaprak size, düşen bir gül size... Boş bir sayfayla ne yapabilirseniz onu yapabilirsiniz. Öylece bırakabilir, yazabilir, çizebilir, karalayabilir, yırtıp atabilirsiniz. Kurtuluşunuz yok fakat...

Bu yapacaklarınız hepsi, her eyleminiz bir şiirdir. Siz demek çarpık kalıyor tam bu noktadan sonra çünkü bu gördüğünüz bizbize sizsize bir 'şeydir'. Heybetli, köpüklü, kıpkırmızı sözlere ihtiyaç duymadan başladı sefer. Sözün komik kalacağı yerde ya eller ya silahlar ya çiçekler ya da tanrı konuşur. Şiir konuşur yani.

Şimdi şiirin sözü alma vakti...


Kaan Koç, Caner Ocak, Levent Sayım

Etiketler: , , ,

Ekleyen Yokluk Fanzin at 09:54 | 1 yorumlar oku